Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - Bütün Sayfalar»

1.BÖLÜM: DEVLET - SAYFA 4

   Bir defa bir gazinoya gitmedim, resmi mecburi yemeklerin haricinde bir defa bile lüks değil, sıradan bir restorana gidip yemek yemedim, bir arkadaşımı yemeğe götürmedim. İş varken, ülke tehlikedeyken, yemeğe gidilir mi? Hayatım boyunca hiç 20 gün izin kullanmadım, hiç kampa veya tatil anlayışı ile bir yere gitmedim. Gitmeyi de uygun görmez, gidenlere ise görevden kaçıyorlar diye kızardım. Bu konudaki en büyük lüksüm restoranlardan paket servis olarak acılı, baharatlı yemekler getirtip, bu yemekleri şubenin makam odasında çalışma arkadaşlarımla birlikte yemekti. Arkadaşlarım beni, yanıma gelene yemek ısmarlarken olsa olsa: "Tostun neli olsun?" diye soran; şube çaycısının yaptığı tosttan başka bir şeye zaman ayıramayan biri olarak tanımlıyorlardı. Böyle bir anlayış, çalışma ve inanç nasıl olabilirdi? Ama en mütevazı haliyle benim gerçeği buydu. İçimde kaynayan iş ve çalışma isteği ise bundan öte bir şeydi.
    Bu kadar çalışma ve gayret sonucunda elde ettiğim tecrübeyle olağanüstü eserler ortaya çıkmıştı. Daha iyisini, daha üstününü, daha sihirlisini yapmak gerekiyordu; bir öncekinden elde edilen bilgiler daha üstünün yapılmasını sağlıyordu ama ben gerçek manada yaptıklarımız asla yeterli görmüyordum. Kaçırdığımız fırsatlara, boş geçen zamana ve karşımızdaki güçlerin gerçekleştirdiği en küçük bir olaya bile nasıl geçit verdiğimize hayıflanarak yaptıklarımızı yetersiz buluyordum. Daha çok çalışmalıydık. Daha çok gayret etmeliydik...
     Herkesin beğendiği hayran olduğu teknik ve elektronik araçlar ortaya çıkıyordu. Daha iyisi, daha üstünü derken sonunda yaptığımızın ne demek olduğunu, değerini, ancak kendimiz anlayacak hale gelmiştik. Sihirli teknolojiler, sihirli çözümler o kadar olağanüstüydü ki anlatmak ve anlamak için kendimizden başka kimseyi bulamaz olmuştuk. Bu hal aslında korkunç bir teknoloji tapıcılığı haline gelmişti.

1.BÖLÜM: DEVLET - SAYFA 5  »

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder